Mezopotamya'nın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Urfa, su kaynaklarının yakın olması ve ticaret yollarının üzerinde bulunmasından dolayı tarih boyunca stratejik bir bölge olmuştur. Bölge M.Ö. 9. bin'li yıllara uzanan bu süreçte; Ebla, Akkad, Sümer, Babil, Hitit, Huri-Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedonya, Roma, Bizans ve İslam dönemi ile Türk çağını yaşamıştır.
Bu bölgede Karaköprü'nün önemli bir yeri vardır. Karaköprü'nün sınırları içinde yer alan dağlardaki mağaralardaki bazı kabartmalar beldenin tarihi aydınlatacak mahiyette olabilir. Özellikle yol güzergâhında bulunması, su ve tabiat şartları açısından Urfa'nın diğer merkezlerine göre daha ılıman olması nedeniyle tarih boyunca mesire yeri olarak kullanıldığını görmekteyiz.
Pagnon ve Segal'ın Urfa ve Karaköprü'deki resmi bir şöleni simgeleyen taş kabartmadan Karaköprü'nün bu özelliği vurgulanmaya çalışılmaktadır. 4. Murat 1651 yılında Bağdat seferine giderken Karaköprü de konaklamıştır.
Karaköprü'yü Şazeli şeyhi Ali Dede' ye vakfetmiştir. Karaköprü isminin menşei hakkında kesin değerlendirmeler olmamasına rağmen ilçenin ismi burada var olan köprüye bağlanmaktadır. Karaköprü' nün 1518-1566 Ruha Sancağına bağlı köylerden olduğunu arşiv belgelerinden anlamaktayız.
Karaköprü ilçesi, Şanlıurfa şehir merkezinin kuzeyinde, il merkezine komşu olan bir ilçemizdir. Daha önce Şanlıurfa merkeze bağlı bir köy olan Karaköprü Köyü, 7 Haziran 1992 tarihinde belde, 6360 Sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmialtı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 06 Aralık 2012 tarihli ve 28489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak ilçe statüsüne kavuşmuştur.
Nar bahçeleri, mesire alanları ve yerleşime açılan planlı kentleşmesiyle gelişime açık bir ilçe olan Karaköprü, nüfusu hızla artan bir yerleşim yeridir